Osmanlı Ordusu'nun son zaferi 15 Eylül 1918 Bakü'nün kurtuluşu
Kafkas İslam Ordusu'nun Bakü şehrine girişinden sonra bir süre Ermeni ordusuyla sokak çatışmaları sürmüştür. Ancak bir şey yapamayacaklarını anlayan Ermeniler, daha sonra teslim olmak zorunda kalmışlardır. 15 Eylül saat 10.30'da Bakü'den 5. Kafkas Tümeni Kurmay Başkanı Yarbay Rüştü ateşkes için yetkili kılınmıştı. Tümen karargâhına gelen iki kişilik bir heyetle şehrin teslim şartları kararlaştırılmış; Bakü'nün teslim şartları kısaca şu şekilde tespit edilmiştir:
1- Bakü kayıtsız şartsız derhâl teslim edilecek.
2- Şehri savunan düşman askerleri teslim olacaklar.
3- Şehirde her türlü silah ve cephane ile devlet malı eşya ve binalar teslim edilecek
4- Nargin Adası'nda bulunan Türk, Alman ve Avusturyalı savaş esirleri teslim ecilecek
5- Silah ve erzak depoları, zırhlı otomobil ve binek otomobillerle kamyonlar ve uçakla birlikte bütün malzemeler eksiksiz olarak teslim edilecek.
Gelen bu heyete halkın can ve mal emniyetinin sağlanacağı ve kimseye zarar verilmeyeceğine dair “Kafkas İslâm Ordusu Komutanlığı'nca yazılan beyannameler verildi” ve şehre gönderildiler . Böylece sokak çatışmalarına girilmeden ve fazla zaiyat verilmeden Bakü teslim alınmış oldu. Hacıkabul'de bulunan Güney Grubu Komutanı Albay Cemil Şahit (Toydemir) Bey Bakü Mevkii Komutanlığına getirilmiş, şehirde asayiş ve emniyeti sağlamak için de 56. Alay görevlendirilmiştir. Albay Cemil Şahit yayınladığı emirle bütün ahalinin silahlarını teslim etmesini, herkesin can ve malının Türk Ordusu'nun koruması altında olduğunu bildirmiştir. Otuz Altı saat süren ikinci Bakü Taarruzu ‘nu gerçekleştiren 5. Kafkas Tümeni ile 15. Piyade Tümeni’nin 15 Eylül'e kadar verdiği zayiat ise 30'u subay olmak üzere 1130'u bulmuştu. İkinci Bakü Taarruzu'nda Azerbaycan milislerinden meydana gelen Muştevi Müfrezesi 11 şehit ile 44 yararlı vermiştir. Kafkas İslam Ordusu'nun Gence'den Bakü'ye yönelik harekâtında toplam 1141 Mehmetçik şehit düşmüştü. Şark Orduları Grubu Komutanı Halil Paşa ve harekâtı yöneten Nuri Paşa 16 Eylül’de Bakü'nün hemen dışında cephedeki birliklerin resmi geçidini izledikten sonra şehre girdi. Doğu Türklüğü için gerek ilim ve irfan gerekse zengin kaynaklarıyla bir sanayi ve ticaret merkezi olan Bakü için 1918 yılı Ağustos Ayından Eylül ayı 15'ine kadar çok kan akıtılıp şehitler verilmişti. Bakü’nün tekrar Türklerin eline geçmesiyle yüzyıldır bağımsızlığından yoksun olan Azerbaycan esaretten kurtulmuş oldu. 28 Mayıs 1918'de kurulan Demokratik Azerbaycan Cumhuriyeti 15 Eylül'de başkentine kavuştu. 1918 yılı Haziran ayından başlayan üç buçuk aylık zorlu mücadeleden sonra Türk askeri artık Bakü’de idi ve şehir gerçek sahipleriyle yeniden buluşmuştu. Osmanlı Devletinin içten pazarlıklı müttefiki Almanların bütün baskılarına rağmen Bakü harekâtı durdurulamamış, Alman askeri karıştırılmadan Anadolu Mehmetçiği ile Azerbaycan Mehmetçiği omuz omuza vererek bu toprakları kurtarmış ve üzerinde yaşayan Türkleri yeniden hürriyetine kavuşturmuştur. Enver Paşa, Halil Paşaya gönderdiği resmî telgrafta onun müttefik Almanlardan habersiz Bakü’ye girişini eleştirirken derhâl Kars'a dönmesini istiyordu. Ancak, aynı gün kişiye özel gönderdiği telgrafta ise Bakü’nün kurtulmasından duyduğu büyük zafer neşesini ve memnuniyeti dile getirirken şunları ifade etmiştir:
“Büyük Turan İmparatorluğu’nun Hazar kenarındaki zengin bir konak yeri olan Bakü şehrinin zaptı haberini en büyük meserretle karşılarım. Türk ve İslam Tarihî, sizin bu hizmetinizi unutmayacaktır. Gazilerimizin gözlerinden öperim, şehitlerimize fatihalar itaf ederim.” Bakü'nün kurtuluşu kutlu bir gün olan Kurban Bayramı'na tesadüf etmişti. Azerbaycan Türkleri iki bayramı bir arada yaşıyordu. Azerbaycan Cumhuriyeti Başbakanı Feth Ali Han Hoyski, 19 Eylül tarihli mesajına “Kafkas İslam Ordusu Komutanı Saadetli Nuri Paşa Hazretlerine” diye başlayarak devamla “Komutanız altında bulunan cesur Türk askeriniz tarafından Azerbaycan'ın başkenti olan Bakü'nün düşmandan temizlemesi münasebetiyle milletim, yüksek şahsınıza ve dünyanın en cesur ve sayılı askeri olan Türk'ün oğullarına minnettar olduğumu arz etmekle iftihar ederim” demekteydi. Bakü'nün işgal altında bulunduğu dönemde Gence'de çalışmalarını sürdüren Azerbaycan Hükûmeti Bakü'nün zapt edilmesiyle birlikte Başbakan Feth Ali Han Hoyski tarafından buraya nakledildi ve 20 Eylül 1918'de bir hükûmet bildirisi yayımlandı. Bakü'nün kurtarılışı, Kuzey Kafkasya'da da sevinçle karşılanmıştır. Kuzey Kafkas Cumhuriyeti Hükûmet Başkanı Abdülmecid Çernoyef de Nuri Paşayı kutlamıştır. 1918 yılında sınırları Anadolu Azerbaycanlı Türk askerleri tarafından çizilen ve bugünkünden daha geniş sınırları olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin bir özelliği de topraklarında yaşayan bütün halkların eşit kabul edildiği, Türk ve İslam dünyasında kurulan gerçek anlamda ilk demokratik cumhuriyet olmasıdır. Azerbaycan ve Dağıstan harekâtını gerçekleştiren Türk ( Osmanlı ve Azerbaycan) subay ve erlerinin göstermiş oldukları fedakârlık ve kahramanlığı ise şükranla anmak yerinde olacaktır. Yaşanılan bütün bu zorlu mücadelenin sonunda kuruluşunu tamamlayan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, maalesef uzun süre yaşayamamış , 23 aylık bir bağımsızlık döneminden sonra 27 Nisan 1920'de Sovyet Rusya’nın işgaline maruz kalmıştır.
Kafkas İslam Ordusu'nun Gence'den Bakü'ye uzanan zorlu yolculuğu Anadolu ve Azerbaycan Türklüğünün millî hafızasında “kardeşe kömeği” olarak hep yâd edilecektir. Bakü’nün kurtarılışı sırasında yaşanan kahramanlıklar ve dökülen kanlar boşa gitmemiş; Mehmed Emin Resülzade önderliğinde “bir kere yükselen bayrak, bir daha gönüllerden, zihinlerden asla inmemiş”, Azerbaycan Türklerinin hafızasında yerleşen millî devlet bilinci nesilden nesile tarihi miras olarak taşınarak hep canlı tutularak bu günlere ulaştırılmıştır. Böylede bir millet iki devlet birlikteliği sağlam temeller üzerine inşaa edilmiştir.